Yas Tutulmayan Kayıplar: Gecikmiş Yasın Bedeli

“Bazı kayıplar yaşandığı anda değil, yıllar sonra kendini hatırlatır.”

Yas denildiğinde çoğu zaman somut bir kayıp, bir ölüm ya da vedayla yüzleşme akla gelir. Oysa insan hayatında birçok kayıp yaşanır ve bunların hepsi açıkça yas tutulmasına izin vermez. Bazen zaman yoktur, bazen güçlü durmak gerekir, bazen de “abartmamak” öğretilmiştir. İşte bu durumlarda yas ertelenir, bastırılır ya da tamamen yok sayılır.

Ancak yas tutulmadığında ortadan kaybolmaz; yalnızca gecikir. Ve geciken yas, farklı biçimlerde geri döner.

Yas Tutulamayan Kayıplar Nelerdir?

Gecikmiş yas çoğu zaman “buna üzülünmez” denilen kayıplarla ilişkilidir.

  • Bitmiş ama konuşulamamış ilişkiler
  • Çocuklukta alınamayan sevgi ve bakım
  • Gerçekleşmeyen bir hayat ihtimali
  • Kaybedilen bir kimlik, rol ya da gelecek hayali
  • Duygusal olarak hiç var olmamış bir ebeveyn
  • Sessizce yaşanan ayrılıklar

Bu kayıplar toplumsal olarak tanınmadığı için kişi kendi acısını da geçersiz sayar. “Buna üzülmemem gerekir” düşüncesi, yasın önüne geçer.

Geciken Yas Kendini Nasıl Gösterir?

Yas tutulmadığında duygular doğrudan değil, dolaylı yollarla ortaya çıkar. Kişi nedenini anlamakta zorlanır ama etkisini hayatının birçok alanında hisseder.

  • Nedensiz bir boşluk ve anlamsızlık hissi
  • Uzun süren yorgunluk ve isteksizlik
  • Tekrarlayan ilişkisel kopukluklar
  • Bastırılmış öfke ya da ani duygusal taşmalar
  • Depresif ruh hâli veya içsel donukluk
  • Sürekli “bir şey eksik” duygusu

Bu belirtiler çoğu zaman bugüne ait sanılır; oysa kökeni geçmişte tutulmamış bir yastır.

Neden Yas Tutmaktan Kaçarız?

Yas, kontrol edilemeyen bir duygusal süreci içerir. Ağlamak, dağılmak, özlemek, kabullenememek…
Birçok insan için bunlar tehdit edicidir.

  • “Dağılırsam toparlanamam.” korkusu
  • Başkalarına yük olma endişesi
  • Güçlü görünme ihtiyacı
  • Acının bitmeyeceğine dair inanç
  • Çocuklukta duygulara izin verilmemiş olması

Bu nedenle kişi yas tutmak yerine devam etmeyi seçer. Ancak duygular bekler. Zamanla değil, ancak yaşandıklarında çözülürler.

Sonuç: Yas Tutmak Geçmişte Kalmak Değil, İleriye Alan Açmaktır

Gecikmiş yas, geçmişte yaşanmış bir kaybın bugünkü hayata sızma biçimidir. Tutulmamış yas, içsel bir ağırlık gibi taşınır; kişi neye üzgün olduğunu tam bilmeden yorgun hisseder.

Yas tutmak, kayba saplanıp kalmak değildir.
Yas tutmak, kaybı içsel olarak yerine koyabilmektir.

Ağlanmayan gözyaşları, yaşanmayan vedalar ve bastırılan özlemler ancak fark edildiğinde hafifler.

Çünkü insan ancak yas tuttuğu kadar serbestleşir.

İlginizi çekebilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir