Duyguları Bastırmak mı Düzenlemek mi?
Duygular, insan davranışlarının en temel düzenleyicilerinden biridir. Yaşadığımız her an, bir duygu paletidir. Mutluluk, öfke, korku, kaygı, neşe… Tüm bu duygular, zihnimizin çevremizdeki dünyaya verdiği kritik sinyallerdir. Günlük yaşamda verdiğimiz kararların büyük bölümü, farkında olmasak bile, duygusal süreçlerin etkisiyle şekillenir. Bu nedenle bireyin duygularını nasıl ele aldığı, yalnızca psikolojik iyilik hali açısından değil, kişilerarası ilişkilerden beden sağlığına kadar geniş bir yelpazede belirleyicidir. Bu noktada sıkça karıştırılan iki kavram öne çıkar: duyguları bastırmak ve duyguları düzenlemek. Birbirine yakın gibi görünseler de ruhsal işleyiş üzerindeki etkileri oldukça farklıdır.
Duyguları Bastırmak: Kısa Vadeli Rahatlama, Uzun Vadeli Bedel
Duygu bastırma, kişinin ortaya çıkan bir duygusal tepkiyi bilinçli olarak engellemesi ya da bastırmasıdır. Bastırmada duygu ortaya çıkar; ancak kişi bu duygunun ifadesini durdurur, göstermemeye çalışır veya zihinsel olarak üzerine düşünmeyi engeller.
Duygularını ifade etmekte zorlanan, “boğuluyorum ama neden bilmiyorum” diyen kişiler, yüksek somatik şikâyetleri olan bireyler ve özellikle öfke ve üzüntü duygularını “yasak” olarak gören ailelerde yetişen bireyler sıklıkla bastırma durumuyla ilişkilendirilir.
Kısa vadede bastırma kişiye bir rahatlama hissi verebilir. Örneğin öfkeli olduğu hâlde tepki göstermeyen bir kişi, ilişkide anlık bir çatışmayı önleyebilir. Sürekli bastırılan duygular, fizyolojik aktivasyonu düşürmediği gibi çoğu zaman artırır. Kalp atım hızında artış, kas gerginliği, stres düzeyinde yükselme ve uzun vadede psikosomatik yakınmalar görülebilir. Bastırılan duygular işlenmediği için kişi aynı tetikleyici ile karşılaştığında daha yoğun bir tepki verebilir. Bu durum özellikle kaygı bozuklukları, depresyon ve kişilik örgütlenmesi kırılgan olan bireylerde sık görülür.
Bastırma kişilerarası ilişkilerde de zorluk yaratabilir. Duyguların ifade edilmemesi, karşı tarafın ihtiyaçları anlamasını engeller ve zamanla ilişkilerde kopukluk ve birikmiş öfke oluşabilir.
Duyguları Düzenlemek: Bilinçli, Esnek ve Sağlıklı Bir Yaklaşım
Duygu düzenleme, kişinin duygusal deneyimini tamamen ortadan kaldırması değil, onunla başa çıkmasını, anlamasını ve işlevsel şekilde yönlendirmesini içerir. Bu süreç hem bilişsel hem davranışsal bileşenler içerir ve psikolojik sağlığın merkezi unsurlarındandır.
Duygu düzenleme becerileri; farkındalık, bilişsel yeniden yapılandırma, isimlendirme, kendine şefkat, nefes kontrolü ve problem çözme gibi yöntemleri kapsar. Duygu düzenlemenin temel prensibi, duyguyu baskılamak değil, onunla çalışmak, anlamak ve uygun bir kanalla ifade etmektir.
Bilişsel yeniden değerlendirme bu yöntemlerin en etkililerinden biridir. Örneğin stres yaratan bir olayı tehdit yerine öğrenme fırsatı olarak görmek, kişinin kaygı düzeyini azaltabilir.
Duygu Düzenlemenin Dört Temel Aşaması
1. Farkındalık ve İsimlendirme: Duygunun geldiğini kabul etmek ve onu isimlendirmek (“Şu an kaygı hissediyorum.”)
2. Kabul: Duygunun o anki deneyimin geçerli bir parçası olduğunu yargılamadan kabul etmek. (“Kaygı hissetmek şu an doğal.”)
3. Yeniden Değerlendirme: Duyguya yol açan olayı veya düşünceyi, daha esnek ve olumlu bir bakış açısıyla yorumlamak. (Örn: “Bu sunum bir felaket değil, bir öğrenme fırsatı.”)
4. Davranışsal Tepki Seçimi: Duyguya tepki vermek yerine, duyguya rağmen bilinçli ve yapıcı bir eylem seçmek. (Örn: Öfkeyle bağırmak yerine, beş dakika mola verip durumu sakince analiz etmek.)
Duygu düzenleme becerisi geliştikçe birey; kendi tetikleyicilerini fark eder, duygularını isimlendirebilir, tepkilerini erteleyebilir veya uygun kanalla ifade edebilir, içsel deneyimiyle barışık hâle gelir.
Düzenleme, duygusal dayanıklılığı da artırır. Birey duygusundan kaçmak yerine onu tanıdığında, duygunun geçici ve yönetilebilir olduğunu deneyimler. Bu da daha esnek, daha uyumlu ve ilişkilerde daha açık bir birey olmayı destekler.
Duygular düşman değildir; bize bir şey anlatmaya çalışan içsel rehberlerdir. Onları susturmaya çalışmak değil, duyduklarını anlamaya çalışmak psikolojik iyilik hâlinin anahtarıdır. İyi düzenlenmiş bir duygusal yaşam, daha sağlıklı ilişkiler, daha yüksek yaşam doyumu ve daha güçlü bir psikolojik dayanıklılık anlamına gelir. Bu nedenle hedef, duyguları bastırmak değil, onlarla uyum içinde yaşamayı öğrenmektir.
Duyguları bastırmak, kapısını kilitlediğiniz ancak içerideki baskının arttığı bir ev gibidir. Duygusal düzenleme ise, evin havalandırma sistemini açmak, ışıkları açmak ve içerideki karmaşayı düzenlemeye başlamaktır. Unutmayın, duygularınız düşmanınız değil, size rehberlik eden değerli bilgi kaynaklarıdır. Onları dinlemeyi ve düzenlemeyi öğrenerek, daha dirençli, daha dürüst ve daha huzurlu bir yaşam inşa edebilirsiniz.

