Görünmeyen Düşman: Imposter Syndrome ile yüzleşmek
Hayatımızın bir noktasında, başarılarımızı sorguladığımız ya da yeterince iyi olmadığımız hissine kapıldığımız anlar olabilir. “Ben bunu hak ettim mi?” veya “Ya beni yetersiz bulurlarsa?” gibi düşünceler zihnimizi meşgul edebilir. İşte bu duygular, İngilizce’de “Imposter Syndrome” olarak bilinen ve türkçeye “Sahtekârlık Sendromu” olarak çevrilen kavramın temelini oluşturur. Imposter sendromu, bireyin kendi başarılarının ardında yeterlilikten çok şans, başkalarının yardımı ya da dış faktörlerin etkili olduğuna inanmasıdır. Başarıları ne kadar büyük ya da görünür olursa olsun, bu kişiler genellikle bu başarıları içselleştiremez ve kendilerini yetersiz hissetmeye devam ederler. Özellikle akademik ve profesyonel başarı elde etmiş bireylerde yaygın olarak gözlemlenen bu sendrom, kişinin öz güvenini derinden etkiler. Başarılarının sürekli olarak sorgulanması, kişinin yalnızca kendi potansiyelinden şüphe etmesine değil, aynı zamanda yaşam kalitesinin düşmesine de neden olabilir. Bu durum bireylerin hem özel hem de iş yaşamlarında etkili bir şekilde ilerlemesini zorlaştırır. Kendi içindeki bu sesi susturmak adına fazla mesai yapmak, gereksiz sorumluluklar almak veya riskten tamamen kaçınmak gibi davranışlar da sendromun yaygın belirtilerindendir.
Belirtiler Nelerdir?
1.Kendi başarılarını küçümseme
2.Sürekli “açığa çıkma” korkusu taşıma
3.Kendini başkalarıyla kıyaslama
4.Aşırı çalışma ve mükemmeliyetçilik