Bu dönemde çocuğun ruhsal gereksinimini tek bir sözde özetleyebiliriz: Sevgi… Bu sözün içine, annenin gösterdiği ilgi, sevecenlik ve sıcaklık girer. Anne, sevgisinin çoğunu bebeğin bakımı sırasında, tutuşuyla, okşamasıyla, konuşmasıyla ve gülümseyişiyle gösterir. Annenin gülen yüzü, okşayan sesi çocukta mutluluk ve sevinç yaratır. Bebeğin yüzü aydınlanır ve anneye anlaşılmaz seslerle karşılık verir.
Anne ve bebek arasındaki, dışardan saçma gibi görünen kuş diliyle anlaşma, gerçekte, bebeğin en önemli ruhsal besinidir. Sağlıklı gelişmesi, zihin yeteneklerinin uyarılması için gerekli vitamindir. Bu bakımdan, ilk yaşlarda ve genellikle süt çocukluğu çağında sevginin önemini ne denli vurgulasak azdır.
Süt çocuğunun sevgi gereksinimi, öyle doğal olarak karşılanır ki önemi gözden kaçar. Sevgi yokluğu içinde büyüyen çocukların incelenmesi, sevginin ne denli yaşamsal olduğunu açıkça ortaya koyar. Ancak bebeğin sevgi görmesi yetmez. Bu sevginin sürekli olması ve en çok bir iki kişiden gelmesi önemlidir. Sevgi veren kişilerin durmadan değişmesi, sevgi yeterli olsa bile, yavru için güven verici olmaz.
Annelik yeteneği, sanıldığının tersine, tümüyle içgüdüsel bir yetenek değildir. Yapılan bilimsel gözlemler, ister memeli hayvanlarda olsun, ister insanlarda olsun, annelik duygusunun ve davranışının büyük ölçüde sonradan kazanıldığını kanıtlamaktadır. Başka bir deyişle, kendisi yeterli sevgi almamış bir anne, yavrusuna yeterli sevgi vermekte güçlük çekmektedir. Sevgiyle büyümüş bir genç kadın ise anne olunca, yavrusuna yeterli sevgiyi doğal olarak vermektedir. Ancak, anne olacak genç kadının belli bir ruhsal olgunluğa erişmiş olması da gereklidir. Bu bakımdan erken evlenen genç kızlar kendi annelerinden destek görmezlerse, yavrularının bakımında bocalayabilirler.
Ayrıca, annenin yavrusuna özenle bakabilmesi, yeterli ilgi ve sıcaklığı göstermesi, kendisinin sağlıklı ve mutlu olmasına bağlıdır. Annenin elinde olmayan pek çok neden, anne-bebek ilişkisini bozabilir. Örneğin geçirilen sıkıntılı bir gebelik veya zor bir doğumdan sonra sağlığı bozulan anne, bebeğin aradığı sevgi ve bakımı yeterli ölçüde karşılamayabilir. Aile üyelerinden birinin hastalığı, kocanın işsizliği ya da parasal sorunları, karı koca geçimsizliği, kısacası aile dirliğini bozan, aile üyelerini tedirgin eden sürekli sorunlar anneliği büyük ölçüde etkiler.
Sıkıntılı bir gebelik süreci varsa annenin bu süreci çocuğa en azami bir şekilde geçirmesi için profosyonel destek almalıdır. Şayet olaki bir travma durumunda çocuğun etkilendiği düşünülüyorsa çocuğun bu stresle başa çıkma toleransını arttırabilmek üzere çocuk üzerine çalışan ruh sağlığı çalışanlarından destek alınabilir.