DEHB Tanılı Öğrencilerin Okul Yaşamında Karşılaştıkları Güçlükler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), erken yaşlarda başlayan, bireyin dikkat, dürtü kontrolü ve hareketlilik düzeyini etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. Okul çağı çocuklarında sıkça gözlenen bu bozukluk, sadece bireyin akademik başarısını değil; sosyal ilişkilerini, sınıf içi davranışlarını ve özgüven gelişimini de derinden etkiler.
DEHB’nin okul yaşantısına yansımaları çoğu zaman yanlış anlaşılmalarla şekillenir. Dikkat eksikliği nedeniyle ders içeriğini takip edemeyen, ödevlerini unutan ya da odaklanmakta zorlanan öğrenciler; öğretmenler tarafından “isteksiz” ya da “dikkatsiz” olarak tanımlanabilir. Oysa bu davranışların kökeninde bilişsel süreçlerle ilişkili, istem dışı zorluklar yer almaktadır.
Karcı (2023), DEHB’nin çekirdek belirtilerinin okul başarısını doğrudan etkilediğini belirtmektedir. Dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik, öğrencilerin öğrenme süreçlerini sekteye uğratmakta, akademik başarıyı düşürmekte ve sınıf içi uyumu zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, davranışlarının farkında olan ancak kontrol etmekte güçlük yaşayan öğrenciler, zamanla kendilerini yetersiz hissedebilir ve okuldan uzaklaşabilir.
Bu durum yalnızca akademik değil, sosyal açıdan da riskler barındırır. DEHB tanılı öğrenciler akran ilişkilerinde de zorlanabilir; ani tepkiler, sabırsızlık ya da kurallara uyum sağlayamama gibi durumlar arkadaş çevresi tarafından dışlanmalarına neden olabilir. Demirkan (2020), bu öğrencilerin öğretmenlerle de daha fazla çatışma yaşadığını ve bunun zamanla özgüven kaybına yol açtığını belirtmektedir.
Cinsiyet farkları da DEHB’nin okul yaşamına yansımalarında önemli bir değişken olarak karşımıza çıkar. Özellikle kız öğrencilerde hiperaktivite belirtisi daha az görülmekte, bunun yerine dikkat eksikliği baskın seyretmektedir. Bu nedenle tanı süreci gecikebilir. Türkiye Klinikleri (2020) tarafından yayımlanan bir incelemede, öğretmenlerin bu sessiz belirtileri çoğu zaman fark etmediği ve tanı konulmasının yıllar sürebildiği vurgulanmaktadır.
Tüm bu zorluklara rağmen, doğru yaklaşımlar ve uygun destekle DEHB tanılı öğrenciler akademik ve sosyal anlamda başarılı olabilirler. Sınıf içi yapılandırma, bireyselleştirilmiş öğrenme yöntemleri ve özellikle öğretmenlerin konu hakkında bilinçli olması, öğrencinin potansiyelini gerçekleştirmesinde kritik rol oynamaktadır. Aba Psikoloji (2022), öğretmen eğitiminin ve aile iş birliğinin önemini vurgularken, erken tanı ve doğru müdahalenin çocuğun yaşam kalitesini doğrudan artırdığını belirtmektedir.
Sonuç olarak, DEHB bir eksiklik değil; farklı bir öğrenme ve algılama biçimidir. Eğitim sisteminin bu farklılıkları tanıması, yalnızca DEHB tanılı bireyler için değil, tüm öğrenciler için daha kapsayıcı ve adil bir öğrenme ortamı yaratacaktır.