Dikkat eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğu, dürtüsellik, dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik olarak belirtiler göstermektedir. Dikkat eksikliği, kişinin dikkat yoğunluğunun yaşıtlarına kıyasla daha düşük bir düzeyde olmasıdır. Dikkat eksikliğinde sorun dikkat etmemek değildir. Sorun aslında dikkati tam olarak bir noktaya odaklayamamak ve aynı anda tüm uyarılara odaklamaktır. DEHB’nin yaklaşık yaygınlık oranı çocuklarda %8, ergenlerde %6 yetişkinlerde ise %4 olarak bilinmektedir. Özellikle çocuk ve ergen öğrencilerde çok sık olarak görülmektedir. Sanıldığının aksine DEHB ailenin davranış şekli yüzünden meydana gelmez, ailenin davranışı sadece DEHB’nin artış veya azlışına etki edebilir. DEHB, öğrencilerin gerek eğitim hayatını gerekse okul içi davranışlarını çoğu zaman negatif bir şekilde etkilemektedir. Bu nedenle hem öğrenciler hem aileler hem de öğretmenler bu durum ile alakalı desteğe ihtiyaç duyabilmektedirler.
Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Belirtileri
DEHB’nin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Çocukluk döneminde zaten var olan DEHB, okula başlamayla birlikte çok daha fazla ortaya çıkmaktadır. Genelde DEHB’li çocuklar okul öncesi dönemlerinde kolay bıkan ve sıkılan yapıya sahiptir. Söz konusu oyun/oyuncak gibi şeyler bile olsa bir süre ilgilendikten sonra sıkılıp bırakırlar, hatta bazen oyuncaklarını atıp parçaladıklarını bile görebiliriz. Okul hayatının başlamasıyla eğitim öğretime olan ilgisizlikleri ön plana çıkar. Örnek verecek olursak, ödev yapamadıklarını, masa başında oturamadıklarını çok net bir şekilde gözlemleyebiliriz. Olur da ödev yapmaya otururlarsa bile aileleriyle birlikte oturmak ve ancak onlar yardım ederse ödevlerini yapmak istediklerini söylerler. Bu süreçte de yine su içmek, tuvalete gitmek gibi bahanelerle sürekli yerlerinden kalktıklarını gözlemleyebiliriz. Bu çocukların, dersleri hiç takip etmedikleri görülmektedir ve bununla kalmayıp çoğu zaman arkadaşlarının da dikkatini dağıtarak onların da ders dinlemesine engel olur ve sınıfın huzurunu bozarlar. Genel olarak, roman, masal, hikaye gibi kitaplar okumaktan haz etmezler. Öte yandan, bu durumda çocuklar kendilerine gerek aile içi gerek ise okul hayatlarında sorumluluk verilmesinden hiç hoşlanmazlar, kendilerine söylenilen şeyleri hiç duymuyormuş gibi gözükebilirler ve hatta bazen 3-4. söyleyişte karşılık verirler. Dahası, 5-10 dakika bile olsa ders çalışamayan bu çocuklar saatlerce televizyon ve bilgisayar başında oturabilirler. Bu olay, DEHB yaşayan çocuğun, kargaşa, ses, gürültü içeren ortamlarda odaklanmasının yani kendisini vermesinin daha zor olmasıyla ve çocuğun sessiz sakin ortamlarda çok daha fazla ilgisini çeken bir konuya yoğunlaşmak istemesiyle ilişkilendirilebilir.
DEHB’nin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Yaş ilerledikçe DEHB sıklığının oldukça azaldığı gözlemlenmektedir hatta genellikle yaş ilerlemesiyle birlikte tamamen ortadan kalkmaktadır. Yine de çocukluk ve ergenlik dönemlerinde, bu bozukluk kalıcı olacak şekilde hasarlara sebep olabilmektedir dolayısıyla herhangi bir sorun yaşanmadan önce, erkenden teşhis edilip konuyla alakalı destek alınmalıdır. Nadir olarak DEHB erişkinlerde de devam etmektedir, bu durumda kişide çocukluktakine benzer belirtiler gözlemlenmeye devam etmektedir. Sonuç olarak bu kişiler çocukken aldıkları hasarı taşımaya devam etmektedirler ve tedavisi uygulanmadığı sürece bu durum kişiye fazlasıyla rahatsızlık vermiş olacaktır.